Rachid Mohamed Rachid, Beymen’in de sahibi olan Mayhoola Yatırım Fonu’nun başındaki isim. Bir Türkiye aşığı. Hatta 2001 krizinden sonra Türkiye hükümetine danışmanlık veren bir isim. Mısır eski bakanlarından. Bakanlık yaptığı dönemde de ilk işi Mısır-Türkiye arasında ticari anlaşma yapmak olmuş.
Son dönemde Valentino, Balmain ve Pal Zileri gibi dünyanın önde gelen lüks markalarına yatırım yapan Katarlı yatırım fonu Mayhoola’yı hepimiz daha yakından biliyoruz. Mayhoola 2019 yılında Türkiye’deki en büyük yatırımını yaparak Beymen hisselerinin yüzde 97’sini almıştı. Bu yatırım bugüne kadar Türkiye’de moda sektörüne yapılan en büyük yabancı yatırım oldu. Pandemi döneminde 50 yılı geride bırakan Beymen, bu hafta 50. yıl etkinliklerini gerçekleştirecek. Bu etkinlik öncesinde yatırım dünyasının yakından takip ettiği Mayhoola Fonu’nun CEO’su, Valentino ve Balmain markalarının yönetim kurulu başkanı Mısırlı Rachid Mohamed Rachid ile her bir adımını titizlikle takip ettiği ve hazırlıkları 2 yıldan uzun süredir devam eden Beymen’nin 50’inci yıl kutlamalarını konuşmak üzere İstanbul’daki Beymen Group kampüsünde buluştuk.
En sevdiğim şehir
İstanbul’u çok sevdiğinizi söylüyor çalışma arkadaşlarınız. İstanbul’a sık sık geliyor musunuz? İstanbul’da Boğaz’da evinizin olduğunu biliyorum.
Evet, İstanbul eşimin ve benim en sevdiğimiz şehir. Aynı zamanda Türkiye’ye beni bağlayan ve kendimi burada rahat hissetmemi sağlayan birçok nedenim var. Özellikle son 25 yıldır Türkiye’ye çok sık gidip geliyorum. Çok sayıda tanıdığım ve dostum var. Kendimi, Türkiye’ye çok yakın hissediyorum. Dolayısıyla çok mutluyum. Özellikle İstanbul’da Bebek-Arnavutköy arasında yürüyüş yapmayı da çok seviyorum.
Bize biraz Türkiye hikayenizin nasıl başladığını anlatır mısınız?
2000 yılında Unilever’de Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türkiye Başkanı olarak atandım. Bana raporlayan ülkeler arasında Türkiye de vardı. 2001’de Türkiye’de çok büyük bir ekonomik kriz yaşandı. O dönemde Türkiye’de yeni bir hükümet göreve geldi. Doğrudan yabancı yatırım konusunda danışmanlık yapacak iş insanlarından oluşan küçük bir komite kurulmuştu. Uluslararası bir iş insanı olarak benim de dahil olduğum, Japonya’dan, Almanya’dan ve İngiltere’den de temsilcilerin bulunduğu altı kişiyi seçtiler.
O dönem neler yaptığınızı öğrenebilir miyiz?
Hükümete tavsiyelerde bulunuyorduk ve onlarla her üç ayda ya da altı ayda bir araya gelip doğrudan yabancı yatırım reformu ihtiyacı hakkında düşüncelerimizi paylaşıyorduk. 2004 yılında Mısır Ticaret ve Sanayi Bakanı oldum. Ticaret anlaşması yapmak istediğim ilk ülke Türkiye oldu. 2005 yılında da Türkiye ile Mısır arasında bir ticaret anlaşması imzaladık. Bu, Türkiye ile Orta Doğu’daki bir ülke arasında imzalanan ilk ticaret anlaşmasıydı. Türk iş insanları Mısır’da 200’e yakın fabrikaya yatırım yaptılar.
Dünyada ve Türkiye’de lüks sektöründeki işleriniz nasıl gidiyor?
Lükse olan ilgideki artış verilerle ortada. Geçen yıl lükste en iyi yılımızı geçirdik. 2022 yılı sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde çok iyi bir yıldı. Lüks işletmeler dünya genelinde neredeyse yüzde 20 büyüdü. Pandemi döneminin acısını çıkarmak isteyen tüketiciler intikam alışverişi yaptılar. 2023 yılında işler değişmeye başladı çünkü Amerika’da bir durgunluk yaşanıyor. Uçak biletlerindeki ve otel fiyatlarındaki artışlarla birlikte insanlar satın almaya daha az, deneyime daha çok para harcıyor. Avrupa’ya giden turistlerde de durum böyle. Çin’in geri dönüşü daha yavaş oluyor. Özetle, 2023 yılı çok daha durgun bir dönem. Ancak biz lükse inanıyoruz. Lüks tüketim Türkiye’de olduğu gibi dünya çapında büyümeye devam edecek.
Türkiye lüks alışverişin de adresi olabilir mi ya da oluyor mu?
Türkiye’ye gelen turistlerin ve yabancı ziyaretçilerin etkisinin çok önemli ve çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Lüks tüketim ve turistleri ayrılmaz ikili olarak görüyorum. Çünkü turistler alışveriş yapmak istiyor ve alışveriş turizmi canlandırıyor. Bu sadece Türkiye’de değil dünyanın genelinde de böyle. Ama Türkiye pek çok bölgenin merkezinde olmasının avantajını kesinlikle değerlendiriyor. Türkiye’ye Avrupa’dan Orta Doğu’ya, Amerika’dan Asya’ya kadar farklı coğrafyalardan ziyaretçi geliyor. Bu çeşitliliğin Türkiye için faydalı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla Türkiye’nin ve İstanbul’un turistik bir merkez olmaya devam edeceğini düşünüyorum. Turistler bizim için önemli, önemli olmaya da devam edecek ama ağırlıklı olarak yerli tüketiciye odaklanıyoruz. Beymen Türkiye’de lüksün lideri. Büyümeye ve güçlenmeye devam ediyor. Dijital yolculuğuna büyük yatırım yapıyor. Türkiye’de olmaktan büyük gurur duyuyoruz, çünkü Türkiye’nin dünyadaki sanata, güzelliğe ve lükse olağanüstü bir katkı sunduğunu düşünüyoruz. Ayrıca Türkiye lüks sektörü için üretim ve tedarik zinciri açısından stratejik bir konuma sahip.
50. yıl, çok önemli bir etkinlik. Kitabından çekimlere, sergiden galaya uzanan büyük bir proje. Çıkış noktanız ne oldu?
Beymen’in 50. yılı bizim için Beymen müşterilerine ve Türkiye’ye manevi borcumuzu ödeme fırsatı, önemli bir armağan. Hem Türkiye’ye hem de Beymen müşterilerine özel bir proje geliştirmek istedik. Alışılagelmiş bir kutlama olmayacak. Son iki yılda çok çalıştı. Bu topraklarda lüksün 500 yılını kutlamaya karar verdik. Türkiye ve yurt dışından sanat tarihçileri, akademisyenler ve müze müdürlerinin de aralarında olduğu çok değerli bir danışma kurulu oluşturduk. Onlardan son 500 yılda bu topraklarda moda, mücevher, kaligrafi, mobilya, aksesuar ve mimari gibi önemli alanlarda lüksü temsil eden bir çalışma yapmalarını istedik. Bu çalışma ortaya çıktığında gördük ki; bu topraklar aslında lüksün adeta buluşma noktasını da temsil ediyor.
Hazırlanan kitabı gördüm. Bu çalışma Beymen çatısı altındaki yabancı markalarla nasıl buluştu?
Bu çalışmayı dünyanın dört bir yanında Beymen’in iş yaptığı 50 markaya gönderdik. Onlardan bu topraklardaki lüksten ilham alarak Beymen’in 50’inci yılına özel bir eser tasarlamalarını istedik. Şimdi elimizde emsali görülmemiş 50 parça bulunuyor. Ortaya çıkan bu sergi, kitap ve belgesel ile Türkiye ve dünyanın geri kalanında etki yaratacağımızı düşünüyorum. Bu çalışma kesinlikle Türkiye’de lüks adına çok net bir referans noktası oluşturacak. Ayrıca bu toprakların tüm dünyayı etkileme gücü ve ne kadar büyük bir kültürel ve tarihi mirasa sahip olduğunu gösterecek.Türkiye’de yaşayan herkesin ve özellikle de gençlerin gurur duyacakları ve ilham alacakları bir iş oldu.
Sergi ve etkinlik için dünyadan çok sayıda konuk da geliyor. Peki bu sergi yurt dışına da gidebilir mi?
4 Kasım’da bir davetimiz var. Tophane-i Amire’de 6 – 30 Kasım tarihlerinde bir sergi düzenliyoruz. Sergiyi yurt dışına taşıma planımız da var. Siz de gördünüz, Assouline ile lüksün 500 yılını keşfettiğimiz harika bir kitap hazırladık. Önümüzdeki yıl da bu projede birlikte çalıştığımız değerli akademisyenlerin hazırladığı daha akademik bir kitap da yayınlayacağız.
Mısır eski bakanlarından, yatırım dünyasının yakından tanıdığı bir isim
Rachid Mohamed Rachid University of Alexandria Makine Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi, Harvard Business School’da işletme alanında yüksek lisans yaptı. İş hayatına aile şirketleri olan Rachid Mashreq Yatırım Grubu’nda başladı. Ardından Unilever Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türkiye’nin Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi oldu. 2004’ten 2011’e kadar geçen sürede ise Mısır’ın Sanayi, Ticaret ve Yatırım Bakanı olarak görev yaptı.
Rachid, Valentino ve Balmain’deki Başkanlık görevlerinin yanı sıra Alsara Investments Group’un kurucusu, Mayhoola for Investments’ın CEO’su, Ekaterra Global Lipton’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Katara Hospitality Group’un ise Yönetim Kurulu Üyesi. Rachid Mohamed Rachid tarafından kurulan İsviçre merkezli Alsara Investments Group, ABD, Avrupa ve Orta Doğu’da, lüks, sağlıklı yaşam, tasarım, inovasyon ve teknoloji alanındaki yatırımları ile tanınıyor. Alsara bünyesindeki şirketlerden Bidayat özellikle girişimci dünyasını ve startup’ları destekliyor.
100 uzman isim 2 yıldır çalışıyor
Rachid Mohamed Rachid ve Beymen CEO’su Elif Çapçı ile bir ay içinde 2 kez buluştum. Şunu gördüm, yarım asrı geride bırakan Beymen alışılagelmiş bir kutlama yerine aralarında akademisyenler, tarihçiler, sanatçılar, müze müdürleri, yazarlar ve tasarımcıların da bulunduğu yaklaşık 100 uzman ismi bir araya getirerek 2 yıldır sıkı bir çalışma yürütmüş. Belgesel, sergi ve kitaptan oluşan çalışma tarihe bir not düşecek. Yıllardır dünyanın lüks markalarını Türkiye’ye taşıyan Beymen bir yandan da o markalara “biz de buyuz” diyor. Ve bu çalışma ile dünyaca ünlü 50 marka da bu işin parçası olmuş. Beymen’in bu özel sergisi moda dünyasının tanınmış kurumlarından Bureau Betak’ın uzmanlığında küratör Laurence Benaiim tarafından gerçekleştiriliyor. Sergide Valentino’dan Balmain’e, Dior’dan Givenchy’ye, Stella McCartney’den Dolce&Gabbana’ya, Dice Kayek’ten ETRO’ya, Zimmerman’dan Victoria Beckham’a lükse ve modaya küresel ölçekte yön veren markaların, 500 yıllık Anadolu lüksünden ilham alarak hazırladıkları tasarımları göreceksiniz.
Gençlere ilham olacak
Bundan sonraki 50 yıl için Beymen’i nereye taşımayı hedefliyorsunuz?
Beymen’in rolü gelecekte de lüks alanında Türk kültürünün gücünü ve güzelliğini daha da ileri taşımaya devam etmek olacak. Ayrıca Türk gençlerini sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde moda üretimi için teşvik etmeyi sürdürecek ve onlara ilham olmaya devam edecek. Gerçekten de önümüzdeki 50 yılda Beymen için bu yolun çok önemli olduğuna inanıyorum.
www.oksijen.com'dan iktibas edilmiştir...