İyi yaşam üzerine Kuru Gürültü

Yeryüzünde milyarlarca insana ait  milyarlarca iyi yaşam tanımı mı var? Yoksa iyi yaşam tanımlarımız  kabaca da da olsa belirli kategorilere ayrılabiliyor mu?

İyi yaşam bazen bizde olmayanı elde edince sahip olacağımız bir yaşam olabiliyor. Örneğin sağlığında sorun olan bir insan, sadece sağlıklı olmayı iyi yaşam ile özdeşleştirebilirken, kimileri istediği hayatı yaşamaya olanak veren bir işe ve ve/veya gelire sahip olmayı iyi yaşam diye tanımlayabiliyor. Kimileri mutlu hissediyorsa iyi bir yaşamı olduğuna ve bunun yeterli olduğuna inanıyor.

İnsan evladı sağlıklı kalabilmek için kendine ne kadar dikkat edip sağlığını korumaya özen gösterse de hiç beklemediği bir anda beklemediği hastalıklara yakalanabiliyor. Dolayısıyla iyi yaşamı (sadece)sağlıklı olma statüsü ile direkt ilişkilendirmek sürdürülebilir mi? Düşünmek gerekir. İyi yaşamı, yaptığımız iş ve kazandığımız paradan kaynaklı edindiğimiz veya deneyimlediğimiz materyalistik malzeme(güzel evler,arabalar,gidilen şık restorantlar,uzak tatiller vs vs) ile çerçevelemeye ve tanımlamaya çalıştığımız zaman ise bunlar bize bağlı ve bizim kontrolümüzde olmadığından ve daha iyi ya da daha kötü yönde değişiklik gösterebileceğinden iyi yaşam dediğimiz şeyi tanımlarken bunları ilk sıralara koymamak sanki daha doğru gibi görünüyor. Mutlu hissettiği oranda yaşamını iyi olarak tanımlayanların ise ek olarak  bazı konularda daha farkında ve duyarlı olması önemli gibi duruyor. Elbette hepimiz mutlu hissettiğimiz bir yaşam isteriz ve sürekli olarak mutluluğu tanımlamaya, anlamaya çalışırken  ne olup ne olmadığını çözmemize yarayacak her şeye de  dalış  yapmaktayız sanırım.(Örneğin instagramdaki mutlu olmanın 5 yolunu anlatan 5 adet  kaydırmalı görselli  paylaşımlara)

Burada biraz Stoa felsefesinden ve bu okulun filozoflarından Chrysippus’un silindirinden bahsedebiliriz. Çok çok ilkel ve basit bir tanımla,(çünkü hiçbir felsefe okulunun görüşlerini basit bir iki cümle ile anlatamayız)Stoacılara göre yaşamdaki tek amaç mutluluktur ve bu mutluluk da doğanın kendi koyduğu kurallara uyarak elde edilebilir/gerçekleşebilir. Chrysippus’a göre bir silindiri yokuş aşağı ittiğiniz zaman silindir yuvarlanacaktır. Ancak yuvarlanma sebebi sadece itilmesi(dış etken) değil, silindir şeklinde olmasıyla da ilgilidir(iç sebep).Örneğin yokuştan aşağıya doğru kübik/küp şekilli obje itilseydi yuvarlanma durumu ortaya çıkmayabilirdi. Buradan çıkan ders aynı konunun insan için de geçerli olmasıdır. Yani dış etkenler bizi harekete geçiriyor olsa da, vereceğimiz tepki bizim kendi doğamıza bağlıdır. Daha da Türkçesi, mutlu olmak kişinin kendi elindedir diyebilir ve mutlu olma statüsünü iyi yaşam ile özdeşleştiriyorsak daha sürdürülebilir kılabilme olasılığını bu bilinçle yükseltebiliriz.

Elbette  iyi yaşam tanımlama gayretleri çok subjektif ve çok çeşitli olduğundan bu kadarla sınırlı kalmayacaktır. Hepimizin kendimize göre bunu düşünüp, tanımlayıp deneyimlememiz, bazen şanslı bazen şanssız olabileceğimizi kabul etmemiz, her şeyin bizim kontrolümüzde olamayacağını bilmemiz, ayrıca iyi ve kötü günlerimiz olacağının farkında olmamız çok kıymetli olacaktır.

Agah Aydın’ın bir konuşmasında kullandığı “İyi yaşam, doğru insanlarla karşılaşmaya daynanan olağanüstü bir talihtir lafına hayranımdır şahsen. Bu cümleyi ilk duyduğum zaman üzerine bir miktar düşününce, iyi yaşamımıza engel olacak sağlık sorunu yaşadığımız zaman sağlıklı ilişkiler kurduğunuz doğru insanların hep yanımızda olmasının bize  pozitif bir enerji verdiğini mutlaka deneyimlemişizdir. Veya işimiz ve gelirimizi kaybedip alışkın olduğumuz yaşam standartları değiştiği zaman hep yanımızda olan doğru insanlar sayesinde hayata tutunmaya devam edebiliyoruz zor dönemlerde. Çünkü doğru insan dediğimiz kişi hayatımızda ne değişirse değişsin, bizimle olan ilişkisini değiştirmeden yanımızda kalıyor. Ve hayatlarımızda böyle insanların olması, geriye kalan herşey ne kadar değişirse değişsin veya bozulursa bozulsun sürdürülebilir bir iyi olma hissini bize yaşatıyor.Belki de sağlık, mutluluk,maddi halleri çok iyi olup hala birçok şeyden tatmin olamayan, hala iyi bir hayat yaşadığı doyumuna ulaşmayan insanların hayatında eksik olan doğru insanlardır, bilemiyorum. Bu yüzden belki de Agah Aydın’ın dediği gibi iyi yaşam karşımıza hep doğru insanları çıkaran bir hayattır.

“Kendinle konuşur gibi her şeyi konuşmayı göze alabileceğin bir dostun olmasından daha tatlı ne var? Senin kadar sevinecek biri olmasa, iyi günlerin anlamı olur muydu”

(Cicero)