Otobüse bindim. Cam kenarına oturdum ve otobüs hareket edene kadar telefonumdan Facebook ve Twitter’da ki son paylaşımları kontrol ettim. Otobüs hareket edince, zihnim bir anıyla uyandırdı beni bu derin sosyal medya uykusundan. Öyle şiddetli bir uyarıcıydı ki bu yolculuk bitene kadar da telefonuma bakmadım. Eskiden otobüse bindiğimizde cam kenarına oturur ve dışarıyı seyrederdik. Önünden geçtiğimiz güzelliklere dokunamasak ta, o güzellikleri iyi-kötü görmüş olurduk. Şimdi fark ettim ki her gün aynı yolu kaydettiğim bu güzergahta ne kadar da görmediğim ayrıntı varmış. Bu ev daha önce burada var mıydı? Bu tabela ne zaman buraya konuldu? Yol kenarında ki ağaçlar bu kadar sık mıydı? Sorular sorular deli sorular… Bu yolculuğumda ilk defa dünyaya gözlerini açmış bir bebek gibi etrafı inceledim. Yolculuğun keyfini çıkardım. Cam kenarın daydım ve güzelliklere yakındım. Kendi kendime bir söz verdim. Bundan sonra sosyal medyayı kapalı alanlarda kullanacağım. Dışarıya çıktığımda kendimi sadece gerçek hayatı yaşayan bir birey görmek istiyorum. Yoksa gerçek ile sanal arasında ki farkı bir süreden sonra ayırt edemeyeceğimi anladım. Bunun içindir ki sosyal medya tutkunu olan halk arasında sosyal medya uzmanı olarak nitelendirilen ben,uykumdan şiddetle uyandım ve kaliteli sosyal medya kullanımı için bu yazıyı kaleme aldım. Sizde hemen o elinizde kini yavaşça yere bırakın ve etrafınızda ki güzellikleri tüm gerçekliğiyle görün. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle. Kendinizi çok iyi bakın. İyilikle kalın.