Z kuşağı son yıllarda en çok konuşulan kuşak olsa da ve birçok şey gerek pazarlamada gerekse iş hayatında veya siyasette bu kuşağı hedef kitle haline gelmiş olsa bile bizim yaşlarda olanların(X kuşağı) bir sonraki kuşağı Y kuşağı üzerinde de bir miktar durmak gerekiyor. Şu anda 26-41(başlangıç-bitiş yılları farklı kaynaklarda bir kaç sene fark edebilmektedir). “Millenial”lar, artık iş hayatında aktif, belirli bir süre deneyim kazanmış ve yöneticilik pozisyonlarında görev yapmakta hatta birçok kurumda çoğunluk duruma sahip bir kuşak olarak yanıbaşımızda duruyor.
Elbette daha önce Z kuşağıyla ilgili yazıda bahsettiğimiz üzere, kuşak tanımlarının ve ayrıştırmalarının ne kadar gerekli veya ihtiyaç olduğu, veya gereğinden fazla değer verilen bir konu olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur. Ama özellikle iş hayatımızda farklı kuşakların farklı anlayışları, tutumları, beklentileri olduğunu göz ardı etmenin kişiler arası çatışma yaratacak durumların minimuma indirilmesi ve karşılıklı iletişim ve diyaloğun sağlıklı bir sveiyede olması açısından önemlidir diye düşünüyorum.
Genel karakteristiklerine baktığımız zaman ebeveynleri X kuşağı olan bu nesil internet öncesi dönemi de bildiği için hem yüzyüze insan ilişkilerini yaşayan ama sonrasında da akıllı telefon ve onunla bağlantılı teknolojiyle de uyumlu çalışan bir nesildirler. Yani bu nesil küçükken yemeklerini tablet ile yemeyen nesildir. Dünyaya sınırsız bir anlayışla bakan Z kuşağının aksine Y kuşağı risk alarak dünyayı deneyimlemeye hazır bir nesil olarak yaşamakta olduğu söylenmekte. Pazarlama açısından Y kuşağına bakıldığında duygusal bağlantıya hala önem verdikleri araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Bu gruba bir ürün satabilmek için onlara bir deneyim yaşatmak, hayattan keyif almalarına yardımcı olmak ve farklı hissettirecek bir hizmet sunabilmek önemli gibi duruyor. Y kuşağının bir ürüne veya bir markaya ya bağlanacağı ya da hemen terk edebileceği de göz önüne alındığında özellikle loyalty programlarının bu kuşak üzerinde etkili olduğu da bir veri olarak orada durmakta.
Özgürlüklerine düşkün ve bağımsız yaşamayı seven Y kuşağı gerek işlerinde gerekse iş dışı ortamlarında “iyileştirme yapmanın yollarını daha iyi anlayabilmek için genellikle bir kural ve yerleşik süreç hakkında sorular sorarlar” yani sorgulayıcıdırlar. X kuşağının aksine var olan bir kuralın neden o şekilde uygulandığını doğrudan uymadan önce anlamaya çalışırlar. İş yaşamında belirlenen mesai çalışma saatleri içinde çalışmayı pek sevmezler mesela. Neden mi? Çünkü onların odakları mesaide değil iştedir ve işlerini tamamlayabildikleri sürece veya başka bir yerden yürütebildikleri sürece tanımlanmış saatlerde ve/veya belirlenmiş binalarda çalışmak her zaman birinci öncelikleri değildir. Dolayısıyla onlara neden o saatlerde ve o binalarda çalışmaları gerektiği konusunda ikna edemediğiniz sürece çatışma yaşama ihtimali vardır. Kuşak araştırmacısı Evrim Kuran Y kuşağını özetle “Saygının hak edene sunulması gerektiğine inanan, içinde bulunduğu topluluğu etkileme ve onlardan etkilenme eğilimi yüksek, harekete geçmek için anlam arayan” bir kuşak olarak ifade ediyor.
Y kuşağı yaptığı iş ne olursa olsun işin bir parçası olmayı ister. X kuşağına baktığımız zaman verilen talimatı sorgulamadan yapma özelliği ile otoriteye bağlılığı daha öne çıkarken, Y kuşağı bir işi neden yapacağı,bu işin sonuçlarının ne olacağı veya neye etki edeceği konusunda bilgiye ihtiyaç duyar çünkü ancak o zaman kendini işin bir parçası olarak hissedebilir.Dolayısıyla hiç bir bilgi vermeden şunun yapılması lazım, bunun yapılması lazım diye yönerge veren bir X kuşak yönetici bir gün işe gittiğinde karşısında elinde istifa mektubu ile bekleyen bir Y kuşağı bulabilir. Kendisi işlerde uzun süre çalışmaya meyilli, mümkünse milyon yıl çalıştığı aynı kurumdan emeklilik niyet etmeye eğilimli X kuşağı, özellikle de yönetici ise, Y kuşağının bu kafada olmadığını, kurum bilinci ve iş yerine aidiyet duygusunun daha az olduğunu ve iş değiştirmenin, aynı işi yapsa bile bu işi farklı kurumlarda yapmanın onun hayat deneyimi açısından önemli ve değerli bir şey olduğunu anlamak zorundadır sanırım. Dolayısıyla özellikle iş mülakatlarında bu yaş aralığında olan kişinin özgeçmişinde birçok iş yeri olmasının onun bir yere tutunamadığı anlamına gelmediğini artık görmemiz gerekir.
“Bir kuşağı anlamak, bir dönemi anlamaktır”
(Evrim Kuran)