Ölenle ölünmez derler, ama bazen ‘öyle bir ölünür ki’ diye bir mecazi bir anlam kullanılır. Ölen kişinin ardında kalanlar çok uzun bir süre sadece nefes alır gibi olurlar. Bu aslında etkin olarak yaşamak değildir, bu kişiler yalnızca keder yaşayarak günlerini anlamsızca geçirirler. Yas bir kaybın ardından yaşanan psikolojik, duygusal ve sosyal bir süreçtir. Dünyada her sene sağlık sorunları, şiddet, doğal afetler, trafik kazaları, iş kazaları, cinayetler, ve intaharlar nedeniyle milyonlarca kişi ve hayvan hayatını kaybetmektedir. Bu tarz nedenlerden ötürü yaşamını kaybedenler geride gözü yaşlı ve acılı bir şekilde eş, sahip, çocuk, anne, baba, kardeş, akraba ve arkadaş bırakmaktadırlar. Arkada kalan bu kişiler için kayıp yaşantısı ve yas süreci oldukça sancılı olabilmektedir. Kayıp yaşayanların büyük bir çoğunluğu, bu kayba rağmen gündelik hayatlarına devam etmeyi bir şekilde başarabilmekteyken bir kısmı ise tamamen hayattan koparak ağır bir süreç içerisine girebilmektedirler. Özellikle yas sürecini ağır bir şekilde inkar ve acı ile yaşayan kişiler, yaşadıkları kaybın üzerinden aylar, hatta yıllar geçmesine rağmen günlük hayata uyum sağlayamamakta ve hala kişi veya haycanı hayattaymış gibi davranarak inkardan dolayı ölen hayvanın oyuncakları ve eşyalarını kaldırmayıp veya ölen kişi için de masaya tabak veya çatal koyarak bu süreci farkında olmadan daha da patolojik bir hale getirmektedirler. Yaşanan Kaybın gerçekliğini kabul etmek çoğu zaman kolay değildir. Kayıp yaşayan bireyin, kaybedilen kişi veya hayvanın “öldüğü ve asla geri dönmeyeceği” gerçeğiyle tam anlamıyla yüzleşmesi oldukça ağır ve zorlu bir süreçtir. Yası yaşayan kişinin, bilişsel yönden ölümün “sona erme” ve geri dönülemezliğini kavraması bu noktada çok önemlidir. Ancak, bu durumu duygusal anlamda tam olarak kabullenmek ve içselleştirmek baya zaman alan bir süreçtir. Yas sürecinde yaşanan acı ile çalışmak ve duyguları tam olarak olduğu gibi ifade edebilmek için, düzenli bir psikolojik destek ve psikoterapi süreci gereklidir. Değer verilen bir kişinin kaybı sonucu oluşan anlatılamayan o karanlık acı, kalanlar için hem fiziksel hem de duygusal bir boşluk ve acı hissidir. Öncelikle inkarı bir kenara bırakarak kaybın geçekliği ile yüzleşip vereceği acıyı kabullenerek yola devam etmek ve yaşamaya çalışmak ve yeniden hayata adapte olmak çok önemlidir. Bu süreçte kalan kişinin kayba bağlı acısını bastıran ya da engelleyen her şey yas sürecinin uzamasına ve daha travmatik olmasına sebep olacaktır. Tüm bunların sonucunda ise, psikosomatik (bedensel  belirtiler) veya  davranış sorunları ortaya çıkacaktır. Böylelikle kişinin yaşam kalitesi her geçen gün daha da çok düşmeye başlayacaktır. Dolayısı ile bu kadar olumsuz sonuçlar doğurmadan ve yas süreci travmatikleşip patolojik bir yas durumuna geçmeden mutlaka çocuk, ergen veya yetişkinler için psikolojik destek almayı atlamamak çok önemlidir.

Hepinize yas süreci ile sağlıklı baş edebildiğiniz bir ömür dilerim….

Uzman Klinik & Uzm. Adli Psk.

         Psikoterapist

     Kadriye Özadmaca

www.psikologevinde.com

[email protected]

       05338600045