Unutmayın ki kendi ile sorunu olan kişilerin, diğer kişilerle de sağlıklı ilişkileri olamayacaktır!!!

Bu hafta sizlere klinik gözlemimim de sıkça karşılaştığım bir sorundan bahsetmek istiyorum. Klinik pratiğimde benden psikolojik destek alan birçok danışanım gerek çalışma hayatlarında, gerekse aşk hayatlarında veya sosyal hayatlarında çok başarılı işlere imza atmış, eğitimleri oldukça iyi olan kişiler olmalarına karşın kendileri ile sürekli içsel bir çatışma yaşamaktadırlar. Kendilerini başarılı veya iyi görebilmek için herhangi bir sebep görmüyorlar, bu kişilerin benlik saygılarının düşük, özgüvenlerinin zayıf olduğundan söz etmek yanlış olmayacaktır. Bu kişiler genellikle kendilerini değersiz ve başarılı görmezler. Benlik saygısı nedir diye bakacak olursak eğer kişinin kendini ne kadar sevdiği, ne kadar onayladığı veya değerli gördüğüyle ilgili de düşünülebilir. Zayıf benlik saygısına sahip olmak, kişinin kendi ile ilgili olumsuz değerlendirmelerine karşılık gelir. Kişinin kendine karşı olan öz saygısı düşükse eğer kişi hep değersizlik ve yetersizlik duygularını yaşar. Başkalarının beklentilerini (en başta da ebeveynlerin beklentilerini )karşılayamadığını düşünüyorsa, bu zamanla kişinin başarısız olduğu inancını doğurabilir. Ailelerden sonra ise özellikle akran grupları her yaşta ki kişinin üzerinde güçlü bir baskı oluşturmaktadır. Bir kişinin hayatında önemli bir alan kaplayan çocukluktan yetişkinliğe geçişin arasında kalan bölüm yani özellikle ergenlik döneminde kişinin uyum sağlama ve kabul görme isteği çok daha fazla ön plana çıkmaktadır. Ergenlik dönemi özellikle, kişilik ve kimliğin şekillenmeye başladığı bir dönem olduğu için, bu dönemde kişi özellikle akranları ve akrabaları tarafından kabul görmeyince, kendini grup içine ait hissetmemekle beraber dışlanmış hissedince bu kişinin benlik saygısını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. İlk çocukluk döneminde ailesinden sevgi ve sıcaklık göremeyen kişi eğer olumsuz travmatik deneyimler de yaşamışsa, bu kişilerin benlik saygısında büyük ölçüde düşüş olacaktır. Kişi özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde ebeveyn ve akranlarından onay ve destek görmezse kendini yeterince iyi algılayamayacak yetersiz hissedecektir. Bir kişinin özsaygısı eğer yetersiz ve düşükse bu kalıp yargıyı değiştirmek neredeyse imkânsıza yakındır fakat doğru bir psikolojik destekle düzelmeyecek bir sorun değildir. Bu kişilerin kendini daha iyi bir yönden görmeye başlamasının ve hayatında kendini daha başarılı hissetmesinin birçok yolu vardır. Öncelikle bu kişiler psikolojik destek almayı kabul ederek yola çıkmalı ve farkındalıkla temelde var olan yanlış düşüncelerden sıyrılıp, sağduyulu ve gerçekçi düşünceleri öğrenmelidir.  Kişinin öz saygısını yükseltmesi, o kişinin geçmişe takılı kalmadan ve gelecek için çok fazla kaygı duymadan şimdi ve burada yaşama becerilerine de dayanır. Öncelikle kendinizin ne kadar özel ve biricik olduğunu hatırlayarak siz olduğunuz için kendinize sarılın ve kendinizi koşulsuz kabul etmeyi unutmayın. Her insanın affedilmeye ihtiyacı olduğu gibi kendinizin de affedilmeye ve hemen infaz edilmeyi hak etmediğine kanaat getirerek, kendinize şefkatle sarılıp hatalarınız için yargılamayı bırakıp. İyileşmeyi deneyin. Unutmayın ki hiç kimse dört dörtlük değildir ve hiç hatasız olabilen insan yoktur. Hepinize ruh ve beden sağlığınızın tam olduğu bir ömür dilerim. Sevmeye önce kendinizden başlamayı unutmayın çünkü kendi ile sorunu olan insanların başkaları ile de sağlıklı ilişkileri olamaz bu nedenle önce kendinizin değerini bilin ki diğer kişilerle de sorunlarınızı çözebilme becerisine sahip olabilesiniz. Sevilerimle hepinize keyifli okumalar dilerim….

Uzm. Klinik & Uzm. Adli Psikolog

           Psikoterapist

       Kadriye Özadmaca

   www.psikologevinde.com

   [email protected]

         05338600045