Gelen bir çok soru olduğundan, HP ile yolculuğumuzun neden ve nasıl sona erdiği üzerine birkaç kelam etmek, bazı düşüncelerimi kayıt altına almaya hakkım vardır diye düşünüyorum. Öncelikle, kuruluşunun her adımında yer aldığım, ülkemin ve çocuklarımın gelecek umutlarını temsil eden bir partinin bu noktaya sürüklenmesi benim için tarif edilemez bir üzüntü sebebidir. Ancak bilinmesini isterim ki yine aynı sonla sonuçlanacağını  bilsem de geçmişten bugüne kadar ne yaptıysam yine aynılarını yapar aynı şekilde mücadele ederdim.Gelinen son noktada, inancımın kalmadığı bir yerde katkım da olamayacağı için, ve sadece olmak için bir yerde hiçbir zaman olmamam gerektiği için bu yolculuk sona ermiştir.

Yaşanan süreçte, Halkın Partisi’nin ruhuna yakışmayan, dogmatik bir tutumla, halkta bir karşılık görmeyeyeceği aşikar,  planlanmamış, ortak akla dayanmayan parti içinde konsensus sağlanmadan sinei millet kararında ısrar edilmiştir. Gidilecek bir sine olup olmadığının öncelikle geniş kapsamlı bir yoklamasının yapılması gerektiğini, bu yapılmadan alınacak kararların “ önce havuza atlayıp, sonra da içinde su var mı”  diye bakmaya benzeyeceği birden fazla kere dile getirilmiş olmasına rağmen sergilenen tavırlar birlik ve bütünlüğü yaralayacak  şekle süreci göz göre göre bu günlere  taşınmıştır. Burada  soru “vekiller bu karara neden uymadı?”dan çok Vekiller ve diğer başka kişiler buna daha ilk andan itibaren acele edilmemesi, iyi düşünülmesi,geniş kitlelerle istişare edilmesi gerektiği, partinin zarara uğrama ihtimalinin çok yüksek olduğu yüksek sesle dile getirilmesine ve ben de dahil olmak üzere bu kararın beklenen şekilde sonuçlanmayacağı konusunda uyarılara rağmen NEDEN ısrarla ve HIZLA sürecin ilerletildiği ve beğenmeyeni,uymayanı partiden atarız noktasına getirildiğidir. Kimse kusura bakmasın ama 6 sene yani elli bin saat üzerinde bu parti için verilen emek ile kıyaslandığında ve bir partinin varoluşu veya yokoluşu söz konusu olduğunda toplam 9-10 saatlik birkaç toplantı bu konu için yeterli zamanın ayrılmadığının göstergesidir benim gözümde.

Fikir ayrılığına düşen gruplar ortak bir görüşte birleştirilememiş,  sahada partinin ihtiyaç duyduğu dönemlerde kendilerine ulaşılamayanlar, partide sadece dijital varlık gösterenler,  bu süreçte bir anda ortaya çıkmış veya çıkarılmış ve  kutuplaşmayı körüklemek,  sevgiyi saygıyı yok etmek adına görünür olmaya başlamışlardır.

Süreç ilerlerken, birlikte hareket edebilme kabiliyeti yitirilmiş, açılan derin yaralar sarılamamış, değerler erozyonu ile savaşmak için çıkılan yolda birçok şey anlam erozyonuna uğramıştır.Gelinen bu aşamada ve sonrasında, ortak herhangi bir noktada buluşulması bir yana, sürekli olarak parti kararlarını beğenmeyenlerin istifa etmesi gerektiği yönündeki söylemler de dikkate alındığında parti çatısı altında kalmanın da bir anlamı kalmamıştır.Partiden ayrılan 64 kişi kategorize edilerek değersizleştirilmeye ve önemsizleştirilmeye çalışılsa da, HP çatısı altında sineimillet gibi kararları sayısı 30 civarı kişinin aldığı düşünüldüğünde bu rakam ne sayı olarak ne de nitelik olarak önemsiz değildir. Kaldı ki Mayıs’tan bu yana bırakın 30’u bir arada herhangi bir ortamda 20 kişilik bir HP birlikteliğini de görebilmiş değiliz, üzgünüm... gerçekler ortadadır.

Hatırlanacağı üzere, Halkın Partisi Sinei Millet kararına uymayan iki vekili partiden ihraç etmek için süpersonik bir hız ile disiplin kurulu oluşturmuş ve sonrasında mahkemenin ara emri ile durdurulan bir disiplin süreci başlatmıştı. OK, hade bunu da bir kenara koyduk!

Peki parti kararına UYMADIĞI gerekçesiyle bunu yapan “yetkili kurullar” aynı sinei millet kararı için ortada hiç görünmezken bir anda oy vermek için ortaya çıkan, yüzünü görmediğimiz, varlığı sadece dijital olan, veya yüzünü gördüğümüz ve “Sokağa inelim, halka dönelim” fikrinin ateşli savunucuları olup Mayıs ayından beri sokağa inmeyen, “topluma sinei milleti anlatarak destek isteme” bağlamında herhangi bir aksiyon almayan, kendi partisinin sosyal medya paylaşımlarını bile bir tuşa basıp kendi sayfasında paylaşmayan, yani özetle sinei millet kararını UYGULAMAYANları ve Parti Başkanını yalnız bırakanları da disipline sevk edecek mi?